IELTS ilk olarak 1989 yılında düzenlendi ve halen daha dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde kabul edilen bir sınavdır. Örnek vermem gerekirse; ABD, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve bunun yanı sıra İsveç, Kanada, Norveç, İspanya ve Estonya gibi ülkelerdeki üniversitelerin dahi kabul ettiği bir sınavdır.
IELTS’e niçin giriyoruz diye soracak olursanız eğer; bunun bir çok sebebi var. Türkiye de dahil olmak üzere dünyadaki bir çok üniversite hem lisans hem yüksek lisans ya da sertifika ve diploma programları için istenen puanlardan birisi de IELTS’tir. Sadece yurt dışı üniversiteler değil tabi ki, başvurduğunuz işlerde veya stajlarda da IELTS puanınızı beyan etmeniz sizin yararınıza olur. Son olarak da vatandaşlık başvurularında yabancı dil puanınızı, yani IELTS puanınızı göstermeniz sizin puanınızı yükseltecektir(tabi ki vatandaşlığa kabul edilmek için tek kriterin bu olmadığını belirteyim).
IELTS’in temelde iki türü bulunmaktadır. Biri Genel IELTS diğeri de Akademik IELTS. Eğer yurt dışında üniversite okumak istiyorsanız ya da diploma sertifika programlarına katılmak istiyorsanız sizden çok yüksek ihtimalle Akademik IELTS istenecektir. Genel IELTS ise daha çok vatandaşlık başvuruları veya iş başvuruları için istenir. Akademik IELTS neredeyse her hafta(bazı istisnalarla 3 hafta), Genel IELTS ise ayda 1 ila 2 kere düzenlenmektedir.
Şimdi biraz daha IELTS’in mantığına değinelim. Sınav, temel olarak 4 bölümden oluşuyor. Bu bölümler, isimleriyle beraber; Reading(Okuma), Listening(Dinleme), Writing(Yazma), Speaking(Konuşma).
Toplam 2 saat 45 dakika süren sınavda Listening 30 dakika, Reading 60 dakika, Yazma 60 dakika ve Speaking ise 10-15 dakika sürer. Speaking hariç diğer tüm bölümler aynı gün içerisinde yapılırken Speaking sınavı aynı gün de olabilir ama başka bir zamanda da gerçekleşebilir.
Puanlama sistemi ise 0’dan 9’a kadardır. Geçerlilik süresi ise 2 yıldır.
Gelelim asıl konumuza, IELTS’e hazırlık. IELTS’i hemen hemen herkes “çok zor bir sınav” olarak nitelendirmektedir. Ancak konuya başka bir açıdan bakacak olursak; aslında IELTS çok zor bir sınav değil, sadece sizin İngilizce’ye ne kadar hakim olduğunuzu ya da onu ne kadar iyi ve pratik kullanabildiğinizi ölçen bir sınavdır. Dolayısıyla sıkı bir çalışma ve kesinlikle bol bol pratikle IELTS’ten yüksek skor alabilirsiniz. Elbette yurt dışı tecrübeniz, iyi seviye yabancı dil bilginiz varsa bu sizin çalışmanızı ve hazırlığınızı kolaylaştıracaktır. Ama böyle bir imkanınız yoksa bol bol pratik yapmaya bakın. Öncelikle kendinize bir sistem oluşturun ve o sistemin dışına çıkmamaya çalışın, çünkü bu sistemle hem kendi motivasyonunuzu arttırırsınız, bununla beraber her geçen gün daha da iyileştiğinizi görürsünüz. Mesela; her gün bir reading testi çözeceğim, ya da IELTS için 20 kelime öğreneceğim gibi bir hedef koyabilirsiniz. Tabi burada net bir şey söylemek zor, siz kendinizi daha iyi tanırsınız ve kendinize daha gerçekçi hedefler koyarsınız. Ha bunun için bir diğer seçenek de dil okullarıdır. İngiltere, İrlanda ve Kanada dil okulları, size IELTS hazırlık programları da sunmaktadır. Bu programlara katılımın şartlarından birisi de Orta Seviye İngilizce bilmenizdir. Ama Orta Seviye’ye gelmemişseniz ya da kendinizi yeterli görmüyorsanız kurs sizi öncelikle Genel İngilizce ya da Yoğun İngilizce programına alır ve kendinizi yeterli gördükten sonra IELTS programlarına geçiş yapabilirsiniz. Bunu Türkiye’de de yapabilirsiniz, ama ben daha çok yurt dışını öneriyorum. Neden ? IELTS, temelde İngilizce diline hakimiyet sınavıdır. Yani dile ne kadar hakim olursanız o kadar da yüksek puan alırsınız. Hazırlık aşamasında yurt dışı tecrübesi yaşarsanız bu size tüm bölümlerde büyük avantaj sağlayacaktır. Listening ve Speaking bölümlerinde size sağlayacağı avantaj daha da fazla olacaktır. Belki herkes böyle olmayabilir ama ülkemizde genel olarak “Türklerle İngilizce konuşurken gerilmek” gibi bir problem var. Yani biz bir Türk olarak, karşımızda başka bir Türk ile İngilizce konuştuğumuz zaman geriliyoruz. Bildiğimizi de unutuyoruz. Gramer konusunda eksiksiz ve mükemmel cümleler kurmak istiyoruz. Tabi ki bozuk devrik cümle kurmamak önemli ama IELTS’te böyle bir tutukluk ya da gerilim yaşamanız sizin açınızdan olumsuz sonuçlanacaktır. Hatta tüm bölümleri iyi geçip konuşma pratiği az olduğu için Speaking bölümünde takılan bir sürü öğrenci oluyor ki bu manevi açıdan kötü olduğu kadar maddi açıdan da olumsuz bir durumdur.
Sınavın bölümlerinden de biraz bahsedelim.
Dinleme : Bu bölümde size 4 farklı ses kaydı dinletilir ve konuşmalara göre doğru cevapları vermeniz gerekmektedir. Bu kısımda önemli olan diyaloga hakim olmak ve konuşulanı doğru duyup doğru şekilde kağıda dökmektir.
Tüm IELTS bölümlerinde olduğu gibi bu bölümde de spesifik bir konu bulunmamaktadır. Yani günlük bir konuşma olabilir ya da teknik bir konuda da diyalog karşınıza çıkabilir. Bu sebeple dinleme konusunda bol bol pratik yapmanız yararınıza olacaktır.
Size yapacağım Listening önerilerinden birisi de filmleri altyazısız ya da İngilizce altyazı ile izleyebilirsiniz ya da bilgisayar oyunu oynuyorsanız altyazı kısmını açarak konuşmaları takip edebilirsiniz.
Okuma : Üç farklı metin verilmekte ve her metnin sonunda da o metinle ilgili sorular sorulmaktadır. Sorular eşleştirmeli cevap, boşluk doldurma, soru-cevap vs türlerde olabiliyor. Okumaya hazırlık için ise önerim sürekli yabancı yayınları takip etmeniz. Mesela bunun için BBC, Times, The Economist gibi dergiler çok idealdir. Buradaki her haberi her makaleyi okumaya çalışın, bilmediğiniz kelimeleri not alın, tekrar okuyun. Böylece paragraf düzenini öğrendiğiniz gibi, karşınıza çıkabilecek konulara karşı da hazırlıklı olursunuz. Sonuçta bu yayın organlarında siyasetten, çevreye, teknolojiye, ekonomiye kadar çok geniş yelpazede haberler yapılıyor. Bunları İngilizce okuyup anlamak, IELTS’e hazırlık açısından çok önemlidir.
Yazma : Yazma sınavında da iki bölüm bulunur; birisi grafik yorumlama soruları, diğeri de essay sorularıdır. Bu bölümde sizin grameriniz ve kelime bilginiz ölçülür. Bu bölüm içinde şunu söyleyeyim; olabildiğince fazla kelime kullanmaya çalışın, bir kelimeyi çok ama çok gerekmediği müddetçe tekrarlamayın(puan kırılmasına sebep olur), basit cümlelerden ziyade daha fazla bağlaçlı cümleler kurmaya gayret edin.
Konuşma : Bu bölüm 10-15 dakika sürüyor. İlk bölümde genel olarak günlük sorular sorulur. İkinci aşamada ise size bir konu verilir ve bir süre cevabınızı düşündükten sonra o konuyla ilgili konuşmanız beklenir. Bu bölümde karşınızda bire bir konuştuğunuz bir kişi vardır. Bu bölüm içinse önerimi söylüyorum; pratik, pratik, pratik. Sürekli pratik yapın. Kendi kendinize konuşun, evde konuşun. İrlanda, Amerika ya da Kanada dil eğitimi de alabilirsiniz, İngiltere dil okulları da IELTS hazırlığı konusunda öğrencilere çok iyi bir eğitim programı sunmaktadır. Yurt dışı dil eğitimi alacaklar içinse önerim Türklerle dahi aralarında İngilizce konuşmaları. Yani konuştuğunuz sadece kursla sınırlı kalmasın, sokağa çıktığınızda da arkadaşlarınızla, esnafla, polisle, başka bir vatandaşla hep İngilizce konuşun. Böylece İngilizce konusunda kendinize güveniniz artar. Bu sayede Speaking sınavında daha başarılı olursunuz. Türkiye’de olanlar içinse şunu öneriyorum; tabi ki sokağa çıkıp bakkal Ahmet amca ile İngilizce konuşmanız çok garip karşılanabilir ama evde kendi kendinize konuşabilirsiniz, bir konu bulup o konu hakkında İngilizce yorum yapabilirsiniz. Hatta şimdi aklıma geldi; bir arkadaşım “Yolda yürürken telefonla konuşuyor numarası yapıyorum ve İngilizce konuşuyorum” demişti. Sokakta yürürken kendi kendinize İngilizce konuşmaktansa telefonla konuşuyor numarası yapıp konuşmak epey yararlı olur.
Kısacası IELTS “çok ama çok zor bir sınav” değil. Sadece her sınav gibi bol bol pratiğe bakan ve hakim olup olmadığınıza bakan bir sınavdır. Bunun için de size önerim imkanınız varsa yurt dışı dil eğitimi almanız, ama Türkiye’de hazırlık yapmak istiyorsanız da kesinlikle kendinize düzenli bir program çizmeniz ve o programa sadık kalmanız.
Yazan : Kaan Aytaçoğlu